Eski
45'likleri gramofonunda dinliyordu. Ansızın durduğu yerden tavanı öpmesine
neden olan zımbırtının şiddetle çalan telefonu olduğunu öğrenince yine
homurdandı. Açıkçası bu sefer haklıydı
çünkü bu sabah çalan dördüncü telefondu.
Bir saat önce kadar aynadaki suretine bakarken, kendine dalmışken bir sıçrayış
daha yaşamıştı. Annesinin aradığını görünce yüzündeki ekşi ifade yerini tebessüme
bırakmıştı. Sevgilisiyle sevişmeye devam etti ve telefona aldırmadılar. Telefon
yerine condomu aldı. Bu sefer sıra ondaydı.Dün:
Alarmını defalarca erteleyip yatmayı düşünse de kalkması gerektiğini biliyordu. Yüksek yatağından kalkıp ayaklarını yere sarkıtacak şekilde oturdu. Yatak yüksek ve ayakları henüz yerle buluşmamıştı. Yatakta oturuyordu. Elbette o an bir şey düşünmüyordu lakin yere bakıp laminat desenlerini inceliyordu. Bir süre incelikten sonra hızlıca yataktan kalkıp banyoya yürüdü. Üst kattan gelen seslere kulak misafiri olmak istemiyordu bu sabah. Yüzünü yıkadı, dişini fırçaladı. Ardından fırçayı kafasına götürüp ahenkle saçını taramaya başladı. Saçını tararken bile yalnızlığını iliklerine kadar yaşıyordu. Bir insan bir anda çok şey düşünebiliyor ve bunu biliyordu. Kahrolsun. Aynı anda birden fazla mühimmatı olmayan şeyleri bile düşünmek istemiyordu. Gardrobına yönelip en favori gömleğini itinayla ütüleyip giymek istiyordu hâlbuki yataktan çıkmak hoşuna gitmiyordu çok az zaman önce. Bir anı bir anına tutmuyor, düşünceleri bile ışık hızıyla zaman mekân değiştiriyordu.
Esneyen ağzına elinin tersini götürerek ağzının içini kamufle etti. Tek başınayken bile kendine saygısı vardı. Aslında insanlardan beklediği saygı mıydı? Yoksa anlayış mı? Kafasını sallayıp hazırlanma modunu hızlandırdı. Mavi renkli, siyah benekli ipek gömleğini ütüledi. Giyindi.
Kahvaltısını yapmak için vakti olup olmadığını duvar saatinden kontrol edip mutfağa geçti. Kahve