25 Ocak 2015 Pazar

Öptü. Affetti. Sarıldı.

Eski 45'likleri gramofonunda dinliyordu. Ansızın durduğu yerden tavanı öpmesine neden olan zımbırtının şiddetle çalan telefonu olduğunu öğrenince yine homurdandı. Açıkçası bu sefer haklıydı
çünkü bu sabah çalan dördüncü telefondu. Bir saat önce kadar aynadaki suretine bakarken, kendine dalmışken bir sıçrayış daha yaşamıştı. Annesinin aradığını görünce yüzündeki ekşi ifade yerini tebessüme bırakmıştı. Sevgilisiyle sevişmeye devam etti ve telefona aldırmadılar. Telefon yerine condomu aldı. Bu sefer sıra ondaydı.


Dün:
Alarmını defalarca erteleyip yatmayı düşünse de kalkması gerektiğini biliyordu. Yüksek yatağından kalkıp ayaklarını yere sarkıtacak şekilde oturdu. Yatak yüksek ve ayakları henüz yerle buluşmamıştı. Yatakta oturuyordu. Elbette o an bir şey düşünmüyordu lakin yere bakıp laminat desenlerini inceliyordu. Bir süre incelikten sonra hızlıca yataktan kalkıp banyoya yürüdü. Üst kattan gelen seslere kulak misafiri olmak istemiyordu bu sabah. Yüzünü yıkadı, dişini fırçaladı. Ardından fırçayı kafasına götürüp ahenkle saçını taramaya başladı. Saçını tararken bile yalnızlığını iliklerine kadar yaşıyordu. Bir insan bir anda çok şey düşünebiliyor ve  bunu biliyordu. Kahrolsun. Aynı anda birden fazla mühimmatı olmayan şeyleri bile düşünmek istemiyordu. Gardrobına yönelip en favori gömleğini itinayla ütüleyip giymek istiyordu hâlbuki yataktan çıkmak hoşuna gitmiyordu çok az zaman önce. Bir anı bir anına tutmuyor, düşünceleri bile ışık hızıyla zaman mekân değiştiriyordu.
Esneyen ağzına elinin tersini götürerek ağzının içini kamufle etti. Tek başınayken bile kendine saygısı vardı. Aslında insanlardan beklediği saygı mıydı? Yoksa anlayış mı? Kafasını sallayıp hazırlanma modunu hızlandırdı. Mavi renkli, siyah benekli ipek gömleğini ütüledi. Giyindi.

Kahvaltısını yapmak için vakti olup olmadığını duvar saatinden kontrol edip mutfağa geçti. Kahve
suyunu kaynamaya koydu. Masaya kahvaltılıkları yan yana dizdi. Aynı hizada olmasına istemese de özen gösteriyordu. Beynindeki karışıklık yaşamına öyle çok yansıyor ki bunu fark etmemek mümkün değil. Kahvesini yudumlarken kapı çaldı. “Lanet olası zil neden sabah sabah çalar ki” diyerek kapıyı açtı.  O yine geri gelmişti.  Öptü. Affetti. Sarıldı.

6 yorum:

  1. peki bu kimdi öğrenebilecek miyiz? Ya da önceden bahsettiysen lütfen link ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Vida, bu karakteri kafamda canlandırdım öykü niyetine yazmaktayım. Önceden bahsetmedim :) Çeşitli olaylar ve kişilerden etkilendiğim doğrudur :)

      Sil
  2. bildiğin gözümde canlandırdım yani :) çok iyi kalemine sağlık (y) :)

    YanıtlaSil
  3. çok iyi betimlemişsin, hep böyle yaz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mavim benim, teşekkür ederim zamanını ayırdığın için :))

      Sil